Hayatın Hoş Sürprizleri

Twitter
Visit Us
Follow Me
Tweet
Whatsapp
Facebook
LinkedIn

Kendimi bildim bileli elimde boya kalemleri, annem “sana kalem kağıt verir yanımızda çocuk olduğunu unuturduk” diye anlatır. Resim yeteneğimin üzerine gitmem konusunu ilk gündeme getiren ilkokuldaki resim öğretmenim: Sevgi Hanım’dı, yeri ayrıdır. İlkokul, ortaokul, lise yıllarım hep resim yaparak geçti. Aslında Güzel Sanatlar okumak çok istedim ama İşletme mezunuyum. Hayatın bir cilvesi gibi de üniversitede bitirme tez hocam ilk okuldaki resim öğretmenim Sevgi Hanım’ın kızıydı. (:

Gelelim hikayemize; bundan 20 sene önce sene 2002 lise hazırlıktayım. O dönem sürekli kadın portreleri yapıyorum, günde belki onlarca… Tam o sıralarda aile dostumuz ressam Canan Berber bir akşam bize geldi. O da sergi hazırlığında. Farklı yaşlardan dört kadın sanatçı bir arada çalışıyorlar, ortak bir sergi açacaklar. Açılış Kadınlar Günü’nde olacak ve konsept sadece kadın resimlerinden oluşuyor. Benim resimlerimi gördü ve onlara katılıp katılmak istemeyeceğimi sordu. Ben de katılırsam 5 kadın oluyorduk; “5 Kadın 200 Yüz”.

İşte hikâye böyle başladı. 

Açılış günü: 8 Mart 2003, Cumartesi. Meşelik Sokak. Sonradan Hayal Kahvesi olacak eski Dulcinea, alt kat. O zamanki adıyla: ODA. Üst kat restoran yemek servisinden sonra bara dönüyor alt kat ise club, gece yarısına doğru açıyorlar. Benim için yeni şeyler bunlar, gece kulübünde resim sergisi kuruyoruz. “Bantımız bitti. Sıraselviler’e kırtasiyeye gidebilir misin?” diyorlar, “Sıraselviler neresi?” diyorum. 13 yaşındayım.

Bizim sergi açılışından sonra o gece Mercan Dede çalacak alt katta. Onun da doğum günü Kadınlar Günü, büyük parti var yani. Herkes gecenin club kısmına çok heyecanlı. Müziğini biraz anlatıyorlar, YouTube henüz icad olmadığı için açıp dinleyemiyorum. Ben full Nirvana, Pink Floyd o zamanlar kafamda da hiçbir şey canlanmıyor; ney üflüyormuş DJmiş ama. Seneler geçtikçe daha da hayran olduğum bir müzisyen olacak, o zamanlar henüz bilmiyorum.

Derken geliyor, tepeye doğru dikilmiş sivri sivri yeşil saçları ve arkadaşlarıyla: Mercan Dede aka. DJ Arkın Allen. Herkes karşılamaya koşuyor. 2000lerin çok başındayız, Türkçe rock devrimi bebek adımlarında henüz. Ana akımda dev bir asi ruh açığı var. Ben o zamana kadar sadece YKY önü punk’ı görmüşüm, onlar da hep sinyal çekiyor. “Hem marjinal hem saygıdeğer olunabiliyormuş” aydınlanması yaşadığım o an dün gibi aklımda. Çizgi dışı her şey beni küçüklüğümden beri mutlu eder, sebepsiz.

Açılışı yaptık. Oldukça iyi geçti, beklediğimizden çok tablo satıldı. Sergi geç saatte ve Taksim’de olduğu için benim arkadaşlarım gelemedi ama pek sorun etmedim. Bir sürü insanla tanıştım. Üretmek ve yoktan var ettiğiniz şeyin hiç tanımadığınız insanlardaki karşılığına tanık olmak; ne muhteşem duygu! Üretmek için bir araya gelen kadın topluluklarına zaafım da o senelere dayanır. Nasıl bilebilirdim ki bu duygu neredeyse 20 sene sonra bir hikaye daha doğuracak… 

Birkaç hafta önce Twitter’dan çok güzel bir mesaj aldım. Hem de tanıdığım bir isim: Melis Danişmend! Seneler önce de kısacık bir mesajlaşmamız olmuştu, onda bir tablom olduğunu biliyorum:

Merhaba Tuana! Daha önce Twitter üzerinden mesajlaşmıştık. Yıllar önce bir resmini satın almıştım ve hala çok severek izliyorum kendisini 🙂 Son albümümden altı yıl sonra ilk kez bir şarkı yayınlayacağım bu ay. Şarkının sözlerini ve hüznünü düşünürken aklıma senin o güzel portren geldi ve eş zamanlı olarak da single’ın dijital kapağı olma fikri. Eğer iznin olursa Neden adlı şarkımın kapağında bu portreyi kullanmayı arzu ediyorum. Bültenlerde ve tüm röportajlarda isminden bahsederek elbette. Senden haber bekliyorum. Çok sevgiler

Tabii ki mutlulukla evet dedim ve heyecanlı bekleyiş başladı. Düşünsenize onca sene ben Melis’i dinlerken, o da benim resmime bakıyormuş!

Güçlerimizi birleştirdik! Şarkı çıktı bu hafta. Şu an insanlar benim resmime bakıp “Neden?” dinliyor. ✨

İngilizce’de bir kelime var: serendipity “aramazken bulunan mutlu olay” anlamına gelir. Benim açımdan bu hikayenin tek kelimelik özeti. Ve yine bir tesadüf ki bu yazıyı da klibin geçtiği Bodrum’dan postluyorum. Hesapta olmayan ne çok şey oluyor bu ara.

Hikayenin kahramanı Melis Danişmend’e, gizli kahraman Canan Berber’e ve son olarak hayatın kendisine minnet dolu teşekkürler!

Güzel tesadüflerimiz ve mutlu hikayelerimiz hiç bitmesin! ✨

Leave a comment

Twitter
Visit Us
Follow Me
Tweet
Whatsapp
Facebook
LinkedIn
Next

Leave A Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.