NESNELERİN İNTERNETİNE HAZIR MIYIZ?

Twitter
Visit Us
Follow Me
Tweet
Whatsapp
Facebook
LinkedIn

Paylaşılan verinin her gün katlandığı şu günlerde, internet giderek daha akıllı hale geliyor. Tek taraflı veri akışı Web 1.0’dan, etkileşimli Web 2.0’a ve şimdi Web 3.0: makineler arası iletişimle internetin insan kontrolünden çıktığı bir noktaya doğru ilerliyoruz. Üstelik bu birbiriyle anlaşan makineler sadece bilgisayarlarımız ve akıllı telefonlarımızla da sınırlı kalmayacak, “Nesnelerin İnterneti”ne hazır mısınız?

İnternete bağlı kaç cihazınız var diye sorsam, ikiden fazla cihazı internete bağlı olan kaç kişi vardır? Peki ya 10 sene önceye gitsek ve aynı soruyu sorsam, çoğunuzdan “bir” cevabını alacağıma şüphe yok. Bugüne geri dönersek, internete bağlı nelerimiz var? Bilgisayar, akıllı telefon, tablet, akıllı saat, PlayStation, akıllı televizyon… liste uzar gider. 2020 senesine gelindiğinde, internete bağlı cihaz sayısının 50 milyara yaklaşacağı öngörülüyor. O zamanki dünya nüfusunu da göz önüne alacak olursak, bu sayı kişi başına yaklaşık 6 cihaz anlamına geliyor. 50 milyar cihaz(!), gerçekten büyük sayı. Üşüdüğünüzü fark eden bir ev hayal etsenize. Bir de bu cihazların birbiri ile iletişime geçtiği bir düzene geçeceğimizi de hesaba katarsak, bildiğimiz dünya önümüzdeki senelerde daha da hızlı değişeceğe benziyor.

Internet of Everything, yani Nesnelerin İnterneti (ya da Her Şeyin İnterneti); kabaca açıklamam gerekirse, insanların, verinin, cihazların ve sürecin birbirine bağlı hale gelmesi diyebilirim. Bir örnekle pekiştirmemiz gerekirse; Gelecekten akıllı bir ev hayal edelim. Öyle bir ev ki, ışık, müzik ve havalandırma onun kontrolünde, ayrıca eve gelenleri tanıma özelliğine sahip. Sadece tanımakla da sınırlı kalmıyor; siz eve girdiğinizde giyilebilir cihazlarınızla hatta belki vücudunuzun içindeki bio-dedektörlerle etkileşime geçerek, sizin ne kadar yorucu bir gün geçirdiğinizi de tahmin edecek. Ve her zaman dinlediğiniz Rock radyosunu kapatarak “chill out” birşeyler açacak. Dışarıda üşümüş olduğunuzu fark edecek ve evin ısısını size en uygun dereceye ayarlayacak. Bu karşılamanın ardından, acıktığınızı fark ederek mutfağa yöneleceksiniz ve ne pişireceğiniz konusunda buzdolabınızdan yardım alacaksınız. Çünkü akıllı dolabınız, sadece dolapta hangi yiyecekler olduğunun kaydını tutmuyor, aynı zamanda bu yiyeceklerle nasıl bir yemek yapabileceğiniz hakkında da size alternatifler sunuyor. Gelecekteki buzdolabımız diyetimize uyup uymadığımızı diyetisyenimizden daha iyi takip edecek, hatta belki diyetisyenimize bizzat raporlayacak, kim bilir, sütün bittiğini de markete haber verdiğini düşünecek olursak, çok da uzak sayılmaz. 🙂

Sokakta da durum çok farklı olmayacak, iBeacon gibi teknolojilerin giderek artmasıyla, yolda yürürken, dün gece internette incelediğimiz ayakkabının bize 30m uzaklıktaki dükkanda olduğunun haberinin cep telefonumuza geliyor oluşuna şaşırmayacak hale geleceğiz. Trafik lambalarıyla konuşan arabalar, kişiye özel reklam gösteren reklam panoları, çocuğumuzun okulun kapısından girdiğini haber veren akıllı sistemler… Bunlar hayatımızın normal akışında var olan şeyler halini alacak. “Öyle görünüyor ki gelecek, harika gelecek! Önümüzdeki seneler boyunca insanoğlu dünyayı kendi gereksinimleri doğrultusunda kişiselleştirmekle meşgul olacak ve bu yolda bildiğimiz bütün denklemleri yeniden inşaa edeceğiz. Gelecekteki dünya ona bakan göze göre şekillenecek ve kim bilir, belki de insanlık, dünyanın herkes için farklı bir yer olması< fikrine o kadar alışacak ki, yeni nesiller bu farklılığın insanlığı ileri taşıyan yegane güç olduğunun bilincinde yargıdan uzak büyüyecekler. Kim bilir…

Leave a comment

Twitter
Visit Us
Follow Me
Tweet
Whatsapp
Facebook
LinkedIn

Leave A Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.